Tip 1 diyabetin erken teşhisine dayanak olmak ve diyabetli çocukların okuldaki hayat kalitelerini yükseltmek emeliyle Ulusal Eğitim Bakanlığı, Sıhhat Bakanlığı ve Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği tarafından hayata geçirilen Okulda Diyabet Programı’nın Eğitim Platformu açıldı.
Sanofi Türkiye’nin şartsız dayanağı ile bugüne kadar gerçekleştirdiği okulda eğitimler ve kent toplantıları sayesinde diyabet konusunda güçlü bir farkındalık oluşturan Okulda Diyabet Programı kapsamında hayata geçirilen eğitim platformu yayına başladı.
Platformun tanıtımı için gerçekleştirilen basın toplantısına; Okulda Diyabet Programı Koordinatörü, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Kolu Lideri ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği İdare Şurası Lideri Prof. Dr. Şükran Darcan, Ulusal Eğitim Bakanlığı Takviye Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İşyeri Sıhhat ve Güvenlik Ünitesi Daire Başkanlığı Sıhhat Hizmetleri Şubesi Koordinatörü Gülcan Kılınç, İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürlüğünden Dr. Önder Yel ile Sanofi Türkiye ve Levant Kurumsal İrtibat Yöneticisi Pınar Kaya katıldı.
“Yaklaşık olarak 28 bin tip 1 diyabetli çocuk var Türkiye’de”
Basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Şükrü Hatun
Prof. Dr. Hatun, “Toplum daha çok diyabeti erişkinlerin bir sorunu olarak biliyor ancak 6 aydan itibaren her yaşta olabilir. En çok ergenlik çağında görülüyor. Kış mevsiminde biraz daha sıklığı artar. Yaklaşık olarak 28 bin tip 1 diyabetli çocuk var Türkiye’de” tabirlerini kullandı.
“Annelerin, babaların çocuklarını okula gönderirken inançta hissetmesi gerekiyor”
Program kapsamında 12 yıldan bu yana çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Hatun, şunları kaydetti:
“Annelerin, babaların çocuklarını okula gönderirken inançta hissetmesi gerekiyor. Aslında Okulda Diyabet Programı bunlara tahlile odaklanmış bir program. Yani okuldaki hayatla konuttaki hayat birbirine benzesin, okuldaki diyabet bakım kalitesi konuttaki kadar olsun programı. Ayrıyeten anneler bunun için okullara gelmek zorunda kalmasın programı. Birkaç değerli nokta var, toplum kadar öğretmenler de tip 1 diyabeti yeteri kadar tanımıyor.
Dolayısıyla aslında vazifelerini de bilmiyorlar. Bizim program öğretmenlere tip 1 diyabeti anlatan bir program, ayrıyeten da değerli durumlarda çocuklara yardım etmesini sağlayan bir program. Bu insülin enjeksiyonu olabilir, kan şekeri düştüğü vakit meyve suyu uzatmak olabilir ya da çok ender de olsa acil durumlarda glikozu yükselten bir iğne var onu yapmak olabilir. Bunun ötesinde program aslında öğretmenleri diyabet grubuna katan bir program. Diyabet grupları hekimler, hemşireler, diyetisyenler, psikologlardan oluşuyor ancak öğretmenler olmadığı vakit eksik kalıyor.”
Hatun, öğretmenlerin platformun içerisinde yer alan düzey 1, 2, 3’ü tamamladıklarında Okulda Diyabet Programı Eğitim Dokümanını alabilecekleri kelamlarına ekledi.
“Amaçlardan biri komada başvuran çocuk sayısını en aza indirmek”
Prof. Dr. Şükran Darcan, diyabet konusunda farkındalık oluşturmanın çok değerli olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Ülkemiz açısından baktığımızda çocukluk çağındaki diyabetin tanısı geciktiği vakit komada müracaat oranı yüzde 40-60’larda. Çeşitli Avrupa ülkelerine baktığımız vakit bu oran yüzde 10-20’lerde. Çocuklar vakitlerinin üçte birini okulda geçiriyorlar. Bu programın gayelerinden biri komada başvuran çocuk sayısını en aza indirmek. Koma demek ağır bakım demek. Ağır bakıma değil, yürüyerek gelsinler. Diyabet bakımını geliştirmek programın en değerli nedenlerinden biri. Programın bir başka maksadı da aslında okullardaki beslenme alışkanlıklarını bir ölçü değiştirerek obeziteyi engellemek. Program 2010’da bu gayelerle oluşturuldu. Hoşluğu sürdürülebilir ve geliştirilebilir olması. Şu anda gelişmiş haliyle karşımızda.”
Gülcan Kılınç da birçok okul sıhhatine dair çalışmaların yanında diyabetin de en güzel çalışmalarından biri olduğunu belirterek, bu çalışmaların paydaşların sunduğu katkılarla ilerlediğini söyledi.
Kılınç, “81 vilayette birebir anda, eş vakitli bu programı yürütebilmek için taşra teşkilatında oluşturduğumuz birinci koordinatörlerimiz ve sıhhat hizmetleri sorumlularımız var. Bu sorumlular merkez teşkilatıyla her an 7/24 irtibatta ve aksiyona geçebilecek durumdalar” dedi.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenleyeceklerini, farkındalık çalışmaların devam ettiğini lisana getiren Kılınç, “Sağlık Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz bu programda, diyabetli öğrenci olan okullarımızın listesini Sıhhat Bakanlığı ile paylaşıyoruz. Paylaştıktan sonra o okullarla vilayet sıhhat, ilçe sıhhat irtibata geçiyor ve eğitimlerini gerçekleştiriyor. Biz tüm eğitimcilerimizin, okul çalışanlarının bu eğitimleri alabilmesi için bu platformu hayata geçirmeye karar verdik” bilgisini aktardı.
Pınar Kaya da programın, kapsamıyla çıktılarıyla dünyada 10 ülkeye model olmuş bir çalışma olduğunu tabir ederek, şöyle devam etti:
“Sanofi bütün dünyada aslında toplumsal bir tesir stratejisinde ‘Daha fazlası mümkün’ mottosuyla belirli bahisleri önceliklendiren bir firma.
Sorumluluğunun farkında olan bir ilaç şirketi olarak bunların başında sıhhat hizmetlerine erişim geliyor. Bu kapsamda da biz Okulda Diyabet Programı’nı önceliklerimize entegre biçimde 12 yıldır şartsız katkılarımızı sunarak destekliyoruz. Bu online platform yapılan tüm işlerin ötesinde vakitten ve yerden bağımsız olarak tüm paydaşların buradaki bedelli bilgilere ulaşabilmesi için çok değerli olduğunu düşünüyoruz.” (AA)