Diyanet İşleri Lideri Prof. Ali Erbaş, geçen günlerde Yalova’da katıldığı bir açılış merasiminde Kelime-i Şehadet’i yanlış okuduğu tezi kamuoyunda tartışıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı haberin palavra olduğunu ve hususa ait türel süreç başlatıldığını duyururken, Bağlantı Başkanlığı da savın gerçek olmadığını belirtti.
Ali Erbaş’ın yanlış okuduğu sav edilen ‘Kelime-i Şehadet’ hakkında dikkatlerden kaçan bir detay bulunuyor.
Bir fıkıh terimi olan “teşehhüd”, sözlükte “şehâdet getirmek, tahiyyata oturmak; şahitlik istemek” manalarına geliyor.
Teşehhüd konusunda Hanefi ve Şâfiî mezhepleri ortasında bir farklılık var.
Hanefî ve Hanbelîler, Abdullah b. Mes‘ûd’dan nakledilen haliyle Tahiyyat duasının son kısmını, “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû” halinde okurken, Şâfiîler ise Abdullah b. Abbâs’tan nakledilen haliyle, “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” biçiminde okuyor.
Görüldüğü üzere Şâfiîler, Tahiyyat duasının teşehhüd cümlesinde “abduhu” lafzını kullanmıyor…
Bu bakımdan Prof. Ali Erbaş, “teşehhüd” konusunda Şâfiî mezhebine uymuş görünüyor…
“MESCİD’İ AKSA’YA GİTSE” İÇERİ ALMAZLAR MI?
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın Kelime-i Şehadet getirmesiyle ilgili tartışmalara katılan gazeteci Fatih Altaylı, “Mescid’i Aksa’ya girerken orada kapıda denetim vardır. Müslüman değilsen içeriye sokmazlar. Bunu da anlamak için senden Kelime-i Şehadet getirmeni isterler. Ali Erbaş gitse giremez içeri” yorumunda bulunmuştu.
Yine burada da ince bir detay bulunuyor…
Şafii mezhebinin kurucusu İmam Şâfiî Gazze doğumlu…
Filistinli müslümanların da ekseriyetle Şâfiî mezhebinden olduğu biliniyor.
Bu da demek oluyor ki Filistinliler de Kelime-i Şehadeti genel olarak bu formda getiriyor.
Fatih Altaylı’nın lisana getirdiği “Ali Erbaş’ın Mescid’i Aksa’ya giremeyeceği” savı da bu durumda boşa düşmüş görünüyor.
Yani Ali Erbaş şayet Mescid’i Aksa’da bir kapı denetimine denk gelse, olsa olsa Türk Diyanet İşleri Lideri’nin Şâfiî mezhebinden olduğunu düşünülecektir.
Sinan Acıoğlu