Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda hangi etnik kökene, mezhebe, dünya görüşüne sahip olursa olsun 14 Mayıs’ta tüm Türkiye’nin kazanacağını belirterek, “14 Mayıs inşallah hepimizin bayramı, gurur günü, Türk demokrasisinin şöleni olacak.” sözünü kullandı.
Erdoğan’ın kullandığı tabirler şaşkınlıkla karşılandı. Zira Türkiye, seçim sürecine girdiğinden bu yana Erdoğan’ın gerek muhalefete gerekse toplumun farklı bölümlerine yönelik ayrıştırıcı ve sert kelamlar yönelttiği görülüyordu. Seçimler yaklaştıkça Erdoğan’ın konuşmalarının tonu da gerginleşiyordu. Son olarak CHP önderi ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi düşünen seçmenlere yönelik tabirleri reaksiyonla karşılanmıştı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi düşünen yurttaşlar için “Dini, bayrağı, ezanı olmayanlar Bay Kemal’i destekliyor” demişti. Lakin bugün yaptığı paylaşımda Erdoğan “”Tarihimizin en değerli seçimleri olan 14 Mayıs’tan Allah’ın müsaadesiyle tekrar zaferle çıkacağız. Pekala, bu seçimlerde kimler kazanacak? Genciyle, yaşlısıyla, bayanı ve erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdi kazanacak.” tabirlerini kullandı.
Erdoğan’ın bugün yaptığı paylaşımlarda, geçtiğimiz günlerde farklı etnik ve dini kökenlerden gelen ya da dünya görüşü itibariyle kendisine benzemeyen kısımlara yönelik kullandığı sert tabirlerden eser yoktu. Erdoğan Doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyiyle 81 vilayetin tamamının kazanacağını belirten Erdoğan, “Türkler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Alevilerle birlikte toplumumuzun tüm kesitleri, Türkiye’nin bütün renkleri kazanacak. Hristiyan’ıyla, Musevi’siyle, Süryani’siyle farklı inançlara mensup tüm vatandaşlarımız kazanacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan seçimlerde AKP ve Cumhur İttifakı kadar CHP’ye, UYGUN Partiye, Saadet Partisine ve öteki partilere gönül veren vatandaşların da kazanacağını kaydetti. Erdoğan, “Siyasetin özünde var olan tatlı rekabetin siyasi hasımlığa dönüştürülmesine lütfen fırsat vermeyelim.” Diyerek birlik ve beraberlik iletisi verdi. Erdoğan’ın yaptığı paylaşımda verdiği birleştirici bildiriler akıllara benzeri tondaki balkon konuşmalarını getirdi.
BALKON KONUŞMALARI
Erdoğan’ın yirmi yıllık iktidarı boyunca seçim muvaffakiyetlerinin akabinde yurttaşlara hitap etmesi ‘balkon konuşmaları’ ismiyle neredeyse klasikleşti. Bu konuşmalarda da Erdoğan, birleştirici iletiler vermeyi tercih etmişti.
“BU SEÇİMİN MAĞLUBU YOKTUR”
2014’te yapılan seçimlerinde kazandığı muvaffakiyetin akabinde Erdoğan seçimin mağlubu olmadığını bile ilan etmişti. Erdoğan’ın muhalefete epey ölçülü yaklaştığı bu konuşmadaki tabirleri şöyleydi:
“Bu seçimin mağlubu yoktur. Kaybedeni yoktur. Kaybeden vardır. Statüko kaybetmiştir. Vesayet kaybetmiştir. Kirli siyaset ve siyaset dışı güç odakları bugün ibretlik bir ders almıştır. İnanıyorum ki muhalefet bugünden itibaren siyasetlerini gözden geçirecektir. Ve bugünden itibaren yeni siyaset inşa edecektir. Bugün onlar da kazanmıştır. Gönülden tabir ediyorum. Bugün yeni bir toplumsal uzlaşma sürecini başlatalım diyorum. Tansiyonları, çatışma ve savaş kültürünü eski Türkiye’de bırakalım diyorum. Ben kendi iç muhasebemi yaptım.”
BİZE OY VERMEYENLERİ HOR GÖRMEDİK
Erdoğan, birkaç gün evvel Kılıçdaroğlu’na oy verecek olanları dinsizlikle ve PKK’lı olmakla suçladığı halde, 2014’te muhalif partilere oy veren yurttaşlara şöyle seslenmişti:
“Türkiye’de muhalefet siyaha beyaz, beyaza siyah deme sanatı değildir. Umuyorum ki onlar da içlerinde bunun muhasebesini yapacaktır. Ben gençlik kollarından bu yana kendi kendini hesaba çeken bir kardeşinizim. Başarılı olduğumuzda da kibrin tuzağına düşmedik. Bize yapılanların diğerlerine yapılmaması için azami gayret itina gösterdik. Kimsenin ömür biçimine müdahale etmedik. Kimliklerine, hayatlarına hor gözle bakmadık. Bize oy verenleri yücelten bize oy vermeyenleri tahkir eden bir hal içinde olmadık.”
HEM MHP’YE HEM KÜRTLERE SELAM VERMİŞTİ
Erdoğan 2019’da yapılan lokal seçimlerin akabinde yaptığı balkon konuşmasına da Kayahan’ın “Bizimkisi bir aşk hikayesi” isimli müziği eşliğinde başlamıştı. Erdoğan’ın bugün HDP’ye yönelik sert siyaseti o günlerde başlamıştı. Fakat Erdoğan yeniden de Kürt kökenli yurttaşlara olumlu bildiriler vermişti. Hatta konuşmasında hem ittifak ortağı MHP’yi ve MHP’lileri hem de Kürtleri selamlamıştı.
“MHP Genel Lideri Sayın Bahçeli’ye ve bu partiye gönül vermiş tüm kardeşlerime, Cumhur İttifakı’na sahip çıktıkları için teşekkür ediyorum. Çok kıymetli bir mevzuyu bilhassa söz etmek istiyorum. Beka sorunu konusundaki hassasiyetimize sahip çıkan tüm vatandaşlarıma, bilhassa de Kürt kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Güneydoğu Anadolu Bölgemizin seçim sonuçları, Kürt kardeşlerimizin kendi iradelerini pazarlık masasına sürenlere verdiği çok değerli bir derstir.”
“MİLLETLE İNATLAŞMANIN SONU FAŞİZME ÇIKAR”
Erdoğan, “Biz siyaseti, milletle inatlaşma, milleti küçümseme, milleti tahkir etme değil, yalnızca ve yalnızca ülkeye ve millete en uygun hizmetleri getirme aracı olarak görüyoruz. Bugüne kadar bunu yaptık, bundan sonra da bunu yapacağız” tabirlerini kullanmış, içinde milletin olmadığı siyasetin sonunun faşizme, diktatörlüğe ve zulme çıkacağını belirtmişti.
Erdoğan partisinin Türkiye’den öncelikli olmadığını da tıpkı konuşmada söylemişti. “Hep söylediğim üzere şahsım dahil hiç kimse davamızdan daha büyük değildir, Türkiye’den daha öncelikli değildir, partimizden daha kıymetli de değildir, buna dikkat edeceğiz. Hepimiz davamıza, ülkemize ve milletimize ettiğimiz hizmetler oranında güç ve yetki sahibiyiz, bu oranda pahalıyız.
Erdoğan bugünlerde çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalarda ise kendisinin ve partisinin iktidardan indiği anda Türkiye’nin ‘karanlık senaryolarla’ karşı karşıya kalacağını vurguluyor
Erdoğan’ın seçim yarışının yaşandığı günlerde verdiği sert iletilerin bilakis balkon konuşmalarındaki birleştirici vurguları bu sefer seçimlerden evvel yapması ise merak konusu oldu.
ÖZKÖK: “GÖZLERİM FALTAŞI ÜZERE AÇILDI”
Ertuğrul Özkök de Erdoğan’ın bildirisini şaşırtan bulanlar ortasında. Özkök yazdığı köşe yazısında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gözlerimi faltaşı üzere açan sürpiz bir Twitter mesajı….” tabirlerini kullandı.
Özkök’ün yazısı şöyle:
Bu yazıyı yazarken saate baktım…
10.45…
Önümdeki tvitin altındaki saate baktım.
“1 Saat önce” atılmış.
Yani 09.45 diyebilirsiniz…
Bir satten beri bu tiviti değerlendirmeye çalışıyorum.
ANKARAYI ÇOK YETERLİ BİLEN
BİR DOSTUMUN YORUMU
Ankara’yı çok güzel bilen bir gazeteci dostumu aradım.
Benimle birebir fikirdeydi.
“Çok değerli ve sürpriz bir mesaj” dedi…
Önemi de iletisi atan bireyden geliyordu.
Çünkü üzerinde “Recep Tayyip Erdoğan” yazıyordu.
Fake yani düzmece hesap da değil…
Yanında mavi işareti var.
KILIÇDAROĞLU’NUN EN BÜYÜK
MİTİNGE HAZIRLANDIĞI SAATLERDE
Tivitin atıldığı saatlerde Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Maltepe mitingine hazırlanıyor.
Muhalifi kanallar bütün güçleriyle yüklenmişler.
İşte tam o denli bir anda geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gözlerimi faltaşı üzere açan sürpiz bir Twitter mesajı….
Ama gelin evvel bildirisi birlikte okuyalım.
HEM SÜNNİLER HEM
ALEVİLER KAZANACAK
“Tarihimizin en değerli seçimleri olan 14 Mayıs’tan Allah’ın müsaadesiyle tekrar zaferle çıkacağız.
Peki, bu seçimlerde kimler kazanacak?
Genciyle, yaşlısıyla, bayanı ve erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdi kazanacak.
Doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyiyle 81 vilayetimizin tamamı kazanacak.
Türkler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Alevilerle birlikte toplumumuzun tüm kısımları, Türkiye’nin bütün renkleri kazanacak.
Hristiyan’ıyla, Musevi’siyle, Süryani’siyle farklı inançlara mensup tüm vatandaşlarımız kazanacak.”
HEM CUMHUR İTTİFAKI, HEM
MİLLET İTTİFAKI KAZANACAK
Mesaj devam ediyor:
“AK Parti ve Cumhur İttifakı kadar CHP’ye, DÜZGÜN Parti’ye, Saadet Partisi’ne ve başka partilere gönül vermiş vatandaşlarımız da kazanacak.
Milletimizle birlikte “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” davetimize kulak veren Asya ve Afrika’daki yüz milyonlar kazanacak.
Ay yıldızlı al bayrağımızı görünce huzur bulan, kendini inançta hisseden soydaşlarımız kazanacak.
Ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında Türkiye’nin başarısı için dua edenler kazanacak.
Yani hangi etnik kökene, mezhebe, dünya görüşüne sahip olursa olsun tüm Türkiye kazanacak; gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimiz kazanacak, mazlum ve mağdurlar kazanacak.”
14 MAYIS HEM ŞAMPANYA İÇENLER
HEM ALNI SECDEYE GELENLERİN BAYRAMI
Mesaja devam ediyoruz:
“14 Mayıs inşallah hepimizin bayramı, gurur günü, Türk demokrasisinin şöleni olacak.
Bunun için kimse karamsarlığa kapılmasın, kimse kendini dışlanmış hissetmesin.
Hiç lakin hiç kimse ülkemizin aydınlık ve müreffeh yarınlarına dair inancını yitirmesin.”
GALİBİN Mİ MAĞLUBUN MU
BALKON KONUŞMASI
Buraya kadar şaşırtıcı…
Yirmi 20 yıldır zaferden sonra yapılan balkon konuşması güya evvelden yapılmış üzere bir mesaj…
Yani beklenen galibin olduğu kadar mümkün mağlubun konuşması olarak da yorumlanabilir.
TATLI REKABETİ HUSUMETE
ÇEVİRMEYELİM MESAJI
Ancak asıl şaşırtan olan çabucak altındaki cümleler.
Bakın ne diyor Cumhurbaşkanı:
“Siyasetin özünde var olan tatlı rekabetin siyasi hasımlığa dönüştürülmesine lütfen fırsat vermeyelim.
Birliğimize, beraberliğimize, bu topraklardaki bin yıllık kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıkalım.
Muhabbetimizi güçlendirelim, kırgınlıkları giderelim, bir gönüle daha girelim.”
İŞTE BU CÜMLE PEK ALIŞTIĞIMIZ
BİR ERDOĞAN CÜMLESİ DEĞİL
Mesaj açık:
Rekabeti hasımlığa çevirmeyelim.
Şöyle de diyebilirsiniz:
Rövanşist olmayalım, intikam peşinde koşmayalım..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 20 yıldır tanıyoruz.
İşte bu hiç alışık olmadığımız bir cümle…
Hele hele doruğuna çıkmış ötekileştirici bir seçim kampanyasının en kritik günlerinde edeceği kelamlar hiç değil.
Gelin daha geçen haftaya dönelim…
Cumhurbaşkanını Sultanahnmet Camii’nin avlusunda söylediklerini hatırlayalım.
Cami avlusunda Kılıçdaroğlu’nu yuhalatmaya giden o “İmaları” hatırlayalım.…
Ve daha dün “Bunlar oy vermek vacip değildir” diyerek, Allah’ın ismini direk parti kürsüsüne kadar indiren sözlerini…
“Zafer alnı secdeye varanların olacaktır” panolarını…
O VAKİT AKLIMA ŞU SORU
GELİYOR: DÜN BİR ŞEY Mİ OLDU
Peki dün gece ne oldu da bu sabah uyandığımızda, CHP’nin en büyük mitingine saatler kala Cumhurbaşkanının şahsen mavi noktalı kendi hesabından bu türlü bir iletiyle uyandık…
Dahası var…
Aynı saatlerde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bildiğimiz sağduyusu ile “Seçimi kim kazanırsa hürmetle karşılayacağız” iletisi televizyonlarda okunuyordu.…
Sahi dün gece Külliye’de bir şeyler mi oldu?
İstihbarata dayalı bir soru değil bu. Zira sahiden bilmiyorum…
Aklıma yalnızca kimi sorular geliyor…
ACABA DÜN GECE SAĞDUYULU
ÇEVRELERDEN BİR TAVSİYE Mİ GELDİ
(*) Sanki devletin kimi sağduyulu kurumlarından, Erdoğan’ın güvendiği kimi yetkililerden bir tavsiye mi geldi?
İkinci soru şu:
(*) Önlerine gelen anketler sanki bu fanatizmi bile geçen “Ötekileştirme siyasetinin aykırı tepmeye başladığı mı gösteriyor?
Veya;
(*) Seçime hile karıştırılacağı ve iktidarın sıkıntı kullanılarak devredilmeyeceği yolundaki tezlerin giderek önemli bir algıya dönüştüğü mü anlaşıldı?…
(*) Yahut seçimde beklenen bir mağlubiyetin şimdiden barışcı, uzlaşmacı bir yere oturtulması uğraşı mi…
EĞER BİLDİRİNİN ADRESİ
KILIÇDAROĞLU İSE
Tabi asıl soru şu:
Bu iletinin gerçek adresi kim?
Eğer adres Millet İttifakı’nın giderek daha barışçı bir kampanya yapan Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğu ise o zati yanıtını çok evvelce vermişti:
Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanının söylediklerini kampanyada söylenebilecek kelamlar olarak gördüğünü lisana getirmişti. Onun gözünde asıl sorun seçim sonucunu darbe olarak gören Soylu’nun sözleriydi.
ADRES OLARAK GERİYE
SADECE İKİ KİŞİ KALIYOR
Geriye İçişleri akanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bozdağ’ın sorumsuzluk çizgisini aşıp, neredeyse “Seçilseler bile vermeyiz” yorumuna kadar gidecek kelamları kalıyor…
Açıkça söyleyeyim.
Eğer öyleyse adres doğrudur.
Yetmiş beş yıllık hayatım boyunca bir seçim kampanyasında duyduğum en tehlikeli sözlerdi…
ACABA KÜLLİYE’DE ŞAHİNLER
YENİLGİYE Mİ UĞRUYOR
Benim için bu soruların hakikat olup olmaması, üzerine yaptığım kestirimler hiç değerli değil…
Ama seçime 9 gün kala sabah uyandığımızda Külliye’den gelen bu sürpriz iletisi çok enteresan buldum…
Külliye’de ve Devlette sağduyulu beşerler devreye girdiyse ve tesirli olmaya başlamışsa bu umut verici bir şey.
İşte bu ihtimali önemsiyorum…
GALİP BALKON KONUŞMALARINDAN
ÇOK DÜŞKIRIKLIĞINA UĞRADIK
Ama samimi midir?
Umarım öyledir.
Çünkü 75 yıllık hayatımda yaşadığım hiçbir seçim beni bu kadar endişelendirmedi…
Ve giderek sorumsuzlaşan, daha tehlikeli boyutlara gelen bu kampanyanın bir noktada şimdiden bu türlü bir centilmenler mutabakatına bağlanmasını ihtimalini bile önemsiyorum.
Tabii bitirmedren8 şunu da ekleme gereksinimi duyuyorum.
Son 20 yılda seçim sonrası balkon konuşmalarından çok düş kırıklığına uğradık.
Yani galip bir Erdoğan’a güvenmemeyi öğrendik.
Umarım galip ve mağlup olduğunu bilmeden evvel attığı bu sürpriz tivit özdendir.”